SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

ET’İME BAHSİ

<< 3799 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ خَالِدٍ الْكَلْبِيُّ أَبُو ثَوْرٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ عِيسَى بْنِ نُمَيْلَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كُنْتُ عِنْدَ ابْنِ عُمَرَ فَسُئِلَ عَنْ أَكْلِ الْقُنْفُذِ فَتَلَا قُلْ لَا أَجِدُ فِيمَا أُوحِيَ إِلَيَّ مُحَرَّمًا الْآيَةَ قَالَ قَالَ شَيْخٌ عِنْدَهُ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ ذُكِرَ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ خَبِيثَةٌ مِنْ الْخَبَائِثِ فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ إِنْ كَانَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَذَا فَهُوَ كَمَا قَالَ مَا لَمْ نَدْرِ

 

(İsa b. Nümeyle'nin) babasından rivayet olunmuştur; dedi ki:

 

Bir gün ben İbn Ömer'in yanında iken, kendisine kirpi (eti) yeme(nin hükmü) soruldu da (bu soruya cevap olmak üzere); "De ki:

 

Bana vahyolunanda (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum..”[En'am 145] (mealindeki) âyeti okudu. (Orada İbn Ömer'in) yanında (bulunan) yaşlı bir zat şöyle dedi:

 

(Ama) ben Ebû Hureyre'yi:

 

Nebi (s.a.v.)'in yanında kirpiden söz edildi de (Hz. Peygamber):

 

"O pis hayvanlardan biridir" buyurdu, derken işittim.

 

Bunun üzerine İbn Ömer;

 

"Eğer Rasûlullah (s.a.v.) bunu söylemişse o onun dediği gibidir; demek ben bilmiyormuşum" dedi.

 

 

İzah:

Haşere: Tarla faresi, keler, kirpi gibi yerde yaşayan, küçük hayvanlardır.

 

Hattâbî'nin dediği gibi; 3798 numaralı hadis, haşereleri yemenin helâl olduğuna delâlet etmez. Çünkü Telibb'in Hz. Nebi'den haşerelerin ha­ram olduğuna dair bir söz duymamış olması başkasının da duymamış olma­sını gerektirmez.

 

Bir başka ifadeyle, haşerelerin haram olduğunu Hz. Nebi'den Telib duymamış olabilir ama bunu başkaları duymuştur. Nitekim 3799 numaralı hadis-i şerifte ifade edildiği üzere, Ebû Hureyre Hz. Nebi'i haşereden olan kirpinin pis olduğunu söylerken işittiğini haber vermiştir. Pis olan hay­vanları ise İslâmiyet haram kılmıştır.[A'râf 158] Bu bakımdan 3799 numaralı hadis-i şerif, kirpinin haram olduğunu söyleyen İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik'in delilidir. Şâfiîlere göre ise kirpi eti helâldir.

 

İlim adamları, eşyada asi olanın helâl mı yoksa haram mı olduğunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Bazılarına göre eşyada ası! olan helâldir, bazılarına göre de haramdır. Bazılarına göre de, "Eşyada asıl olanın helâl ya da haram olduğunu söylemek doğru değildir. Çünkü eşyanın bir kısmı helâl, bir kısmı da haramdır. Ancak biz hangisinin haram hangisinin helâl olduğunu bile­meyiz. Ancak delille bilebiliriz."

 

Ulema helâlin sınırlarını tesbit konusunda ihtilâfa düşmüşlerdir. İmam Mâlik ile İmam Şafiî'ye göre, haram olduğuna dair bir delil bulunmayan her şey helâldir. İmam Ebû Hanîfe'ye göre ise, helâl olduğuna dair delil bulu­nan herşey helâldir. Hakkında haram veya helâl olduğuna dair şer'î bir açık­lama bulunmayan şeyler ise İmam Malik ile Şafiî'ye göre affedilmişlerdir ve dolayısıyle helâl kılınmışlardır. Delilleri yukarıda mealini sunduğumuz En'-âm sûresinin 145. âyet-i kerimesidir. İmam Ebû Hanîfe'ye göre hakkında nass bulunmayan şeylerin hepsi helâl değildir.[el-Erbaîne Hadîsen en-Nevevîyye, bişerhi Abdilmecid eş-Şernubî el-Ezherî, 26.]

 

Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre, haram sadece Kur'an-ı Kerim'de açıklanan haramlardan ibaret değildir. Bunlara yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'in dışında Rasûlüne bildirdiği yani vahiy mahsulü olan hadislerde açık­lanan haramları da ilâve etmek icab eder. "Bana vahy olundu..." âyet-i ke­rimesinde kastedilen de budur.

 

Bu mevzuda İbn Nüceym şöyle diyor:

 

"İmam Şafiî'ye göre eşyada asi olan mübahlıktır. Binaenaleyh bir şe­yin haram olduğuna dair şer'î bir delil bulunmadıkça o şeyin helâl olduğuna hükmedilir. İmam Şafiî'nin açıklamasına göre, İmam Ebû Hanîfe'ye göre eşyada asi olan haramlıktır. Binaenaleyh bir şeyin helâl olduğuna dair şer'î bir delil bulunmadıkça o şeyin haram olduğuna hükmedilir." [Elhamevî Gamzü Uyâni'l-besair 1/223.]

 

el-Bedâyiu'1-Muhtâr isimli eserde de şöyle deniyor: "Şeriî hükümler gel­meden önce insanların fiilleri hakkında bir hüküm verilemez, verilse de ge­çersizdir ve bâtıldır. Her ne kadar Allah'ın insanların fiilleriyle ilgili hükmü ezelî ise de Allah Nebilerini göndermedikçe bu hükmünü insanların fiillerine taalluk ettirmemiş. Çünkü insanlar kendilerine bir Nebi gönderilmedikçe fiillerinden sorumlu sayamadıklarından, Allah'ın bu ezelî hük­münün insanların fiillerine taalluk etmesinde bir mana yoktur."

 

îbn.Nüceym, Menâr üzerine yazmış olduğu şerhte de şöyle diyor: "Hanefilerden bazılarına göre de eşyada asi olan mübahlıktır. Ebu'l-Hasen el-Kerhî bunlardandır. Hadis ehlinden bir kısmına göre ise eşyada asi olan ha-ramlıktır. Bizim mezhebimize göre eşyada asi olan, hakkında şer'î bir hü­küm gelinceye kadar beklemek, yani haram veya helâl olduğuna dair kesin bir hüküm vermemektir."[İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-Nezâir, 66.]

 

Hanefî fakihlerinden el-Merginânî de el-Hidâye isimli eserinde talâk bö­lümünün "el-hidad" babında, eşyada asi olanın mübahlık olduğunu söyle­miştir.[el-Aynî, el-Binâye fî Şerhi’l-Hidâye, IV, 708.]

 

Şevkânî bu mevzudaki görüşleri özetlerken şöyle diyor:

 

"Hulasa, bir delil olmadıkça eşya hakkında hüküm verilemez. Binaen­aleyh bir şeyin helâl olduğuna dair şer'î bir delil bulunmadıkça onun haram olduğuna hükmedilir. Cumhur ulemanın görüşü budur.

 

Şâfiîlerden bir cemaate ve bazı fıkıh âlimlerine göre ise, eşyada asıl olan ibâhedir. Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem de bu görüştedir. Müte-ahhirîn ulemasından bazıları cumhur ulemanın da bu görüşte olduğunu söy­lemişlerdir."[Şevkânî, İrşâdü'l-Fuhûl, 284.]

 

Hanefî mezhebine giren hayvanlar üç kısma ayrılır:

 

1- Kanı olmayan haşereler: Çekirge, arı, sinek, örümcek, akrep gibi bö­ceklerdir. Çekirgenin dışında bunların hepsi haramdır. Çünkü bu böcekle­rin hepsi de pistir. İnsan tabiatı onlardan tiksinir. Ancak bunlardan çekirge, "Bize iki ölü helâl kılındı" hadisiyle bu hükmün dışında bırakılmıştır. İbn Mâce, sayd, et 'ime; Ahmed b. Hanbel, II, 97.

 

2- Akan kanı olmayan hayvanlar: Yılan, zehirli keler, fare, kene, kirpi, keler, tarla faresi gibi haşerelerdir. Bunların haramlığında ihtilâf yoktur. An­cak keler hakkında ihtilâf vardır. Nitekim 3793-3796 numaralı hadislerin şer­hinde açıklandı.

 

3- Akan kanı olan hayvanlar. Bunlar da ikiye ayrılırlar:

 

a) Yırtıcı olmayan ehlî hayvanlar: Katır, eşek, at, deve, sığır ve koyun gibi. Bunlardan katır ile eşek etinin haram olduğu ulemanın tamamına ya­kın bir kısmı tarafından kabul edilmekle beraber, sadece Beşîr el-Medisi bun­ların etini yemekte bir sakınca olmadığım söylemiştir. At eti ise Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf'a göre mekruh, İmam Muhammed ile İmam Şafiî'ye göre he­lâldir. Bu konuyu 3788-3790 numaralı hadislerin şerhinde açıklamıştık.

 

b) Yırtıcı olmayan vahşi hayvanlar: Geyik, ceylan, yaban öküzü, yaban eşeği, yaban devesi gibi hayvanlardır ki bunların etinin helâl olduğunda bü­tün müslümanlar ittifak etmişlerdir.

 

Bu üçüncü gruba giren hayvanların bir de yırtıcı olanları ile kuş cinsin­den olanları vardır. Yırtıcı hayvanlar da ehli ve vahşi olmak üzere ikiye ayrı­lırlar:

 

1- Ehli hayvanlardan olanlar: Köpek, kedi gibi yırtıcı olanlardır.

 

2- Vahşi olanlar: Kurt, aslan, kaplan, sırtlan, pars, yaban kedisi, sin­cap, samur, ayı, fil, maymun gibi, avlarını köpek dişleriyle parçalayan ve kendilerini savunan hayvanlardır. Tilki ile sırtlanın dışında bu hayvanların tümünün etlerinin haram olduğunda ittifak vardır.

 

Tilki ile sırtlan ise İmam Şafiî'ye göre helâldir.

 

Kuşlara gelince; bunlardan avını pençesi ile yakalayan doğan, atmaca, şahin, çaylak, karga, gibileri haramdır. Tırnaklı olduğu halde bunlarla hay­vanları avlamayan ise helaldir; güvercin gibi.

 

Tavuk, kaz, ördek, hindi gibi kuş cinsinden olan kümes hayvanlarının etlerinin helâl olduğunda ise ittifak vardır.

 

Bu mevzuda Ömer Nasuhi Bilmen şöyle diyor:

 

"Tabiatında vahşet ise denâet olmayan ve tab'an iğrenç görülmeyen hay­vanların etleri -şeraiti dairesinde- helâldir, yiyilebilir. Tavuk, kaz, ördek, zu-rafa, deve kuşu, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun, keçi, deve, sığırcık kuşlarını yemekte beis görülmemiştir.

 

Yarasanın yiyilip yiyilmediğinde haram veya mekruh olup olmamasın­da ihtilâf vardır. Hüdhüdü yemek mekruh görülmüştür. Saksağan, kumru, bülbül, keklik kuşlarının etleri esasen helâldir. Ancak bunların etlerini yi­yenlere bir âfet isabet edeceğine dair insanlar arasında bir kanaat mevcut olduğundan bunları yemek müstahsen görülmemiştir.

 

Şâfiîlerce kırlangıç, tavus, hüdhüd, papağan kuşlarının etleri haramdır. Martı ve balıkçıl kuşları ise helâldir."[Ö. N. Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 416-417.]